Gebelikte Beslenme

0
2468

Merhaba anne adaylarım. Gebelikte beslenme ile anne karnındaki bebeğin sağlığı arasındaki ilişkiyi inceleyelim istedim. Anne karnındaki bebeğin bedensel ve zihinsel olarak büyümesi ve gelişmesi annenin gebeliği boyunca yeterli ve dengeli beslenmesiyle mümkündür.

Sağlıklı bir bebeğin dünyaya gelişini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Yaşınızla ilgili bazı özellikleri ve kalıtımsal faktörleri kontrol edemezsiniz. Ancak gebeliğiniz süresince
yeterli ve dengeli beslenerek ve gebeliği olumsuz etkilediği bilinen bazı risk faktörlerinden (alkol, sigara, ilaç kullanımı, vb.) kaçınarak sağlıklı bebekler dünyaya getirebilirsiniz. Gebelik süresince annenin yetersiz ve dengesiz beslenmesi ile bebekte oluşabilecek sorunlar:

• Zamanından önce, erken doğum (prematüre)
• Düşük doğum ağırlıklı bebek (doğum ağırlığı 2500 gramın altında olanlar)
• Bedensel ve zihinsel gelişimi yetersiz bebek doğumları
• Ölü doğumlar

Bu sorunlar;

  • 18 yaş altında (adölesan gebeler),
  • 35 yaş üstünde,
  • Sık aralıklarla (2 yıldan az) gebe kalan,
  • Çoğul gebeliği (ikiz, üçüz) olan kadınlarda daha fazla görülmektedir.

Gebelikte beslenme neden önemlidir?

  1. Gebenin kendi fizyolojik gereksiimlerini (enerji ve besin ögelerini) karşılamak.
  2. Vücudun depo besinlerini dengede tutmak.
  3. Anne karnındaki bebeğin sağlıklı büyüme ve gelişmesini sağlamak.
  4. Emzirmeye hazırlık için salgılanacak sütün enerji ve besin ögelerini karşılamak.

Gebelikte Ağırlık Kazanımı

Gebe kadının vücudundaki değişikliklere uyum sağlaması için ağırlık kazanımı önemlidir. Bebeğin ağırlığının yanı sıra, artan kan hacmi, büyüyen göğüsler, plasenta ve
amniyotik sıvı annenin ağırlık artışına katkıda bulunmaktadır. Sağlıklı yetişkin kadınlar için gebelik süresince normal ağırlık kazanımı 10-14 kg (ayda 1-1.5 kg) arasındadır.

Gebeliğinizin ilk üç ayı süresince beklenen ağırlık kazancı 1-2 kg olup adölesanlarda 2-3 kg’dır. Daha sonraki dönemde haftalık ağırlık kazanımı 0.3-0.5 kg civarında beklenmektedir.

İlk üç aydan sonra sağlıklı bir bebeğin gelişimi için günlük 300 kalori civarında fazladan enerji alınmalıdır. Bu eklemeler gebelik öncesi ağırlığınıza göre yapılır.

  1. Gebelik öncesi ağırlığınız normalse;
    • 1-3 ay normal ihtiyacınıza 150 kalori ekleme yapılmalıdır. Bu da 1 su bardağı süt ve 2-3 cevize eşittir.
    • 4-9 ay 300 kalori ekleme yapılmalıdır. Bu da 1 su bardağı süt, 1 meyve, 1 kibrit kutusu kadar peynir ve 1 dilim ekmek ekleyerek ulaşılabilecek kaloridir.
  2. Gebelik öncesi şişmansanız enerji eklemesi yapılmaz, gereksiniminiz kadar verilir. Gebeliğin 4. ayından sonra annenin zayıflatılması sakıncalıdır.

Gelişen bir bebeğin vücut hücreleri, anne vücudundaki değişiklikler ve özellikle de plasenta proteine gereksinim duyar. Gebe olmayan kadınlar için önerilen protein 50-60 gram iken, gebelik döneminde 70-80 grama çıkmaktadır.

Gebelikte Yaşanabilecek Sorunlar

  1. Kansızlık (Demir Eksikliği Anemisi)

Nedenleri:

  • Gebelikte artan demir gereksinmesinin karşılanamaması,
  • Kan hacminin artması,
  • Sık doğumlar (2 yıldan daha az aralıklar),
  • Düşüklerle demir depolarının azalmış olması,
  • Besinlerle alınan demirin (daha çok bitkisel kaynaklı demir) vücutta kullanımının düşük olması,
  • Toprak, kağıt, kireç gibi besin olmayan kaynakların yenmesi (pika) kansızlığın başlıca nedenleridir.

Gebelikte demir ihtiyacını karşılamak için besinlerle yeterli miktarda demir alımı zor olabilir. Bu nedenle demirden zengin bir diyete (kırmızı et, kümes hayvanları, kuru baklagiller, tam tahıl ve zenginleştirilmiş tahıl ürünleri gibi demirden zengin besinlere) ek olarak demir takviyeleri kullanılabilir. Demir ilaçlarının aç karnına ve taze meyve suları ile birlikte alınması demirin vücuttaki kullanımını artırmaktadır. Ayrıca her öğünde sebze ve meyve gibi C vitamini kaynağı besinlerin tüketilmesi besinlerde bulunan demirin vücutta emilmesine yardımcı olur.

Yemeklerle birlikte çay ve kahve tüketiminin demir emilimini azaltarak kansızlığa neden olduğunu unutmayınız.

2. Ödem

Gebeliğin son 3 ayında görülen ödem doğaldır ancak vücuttaki miktarı ve yaygınlığı önemlidir. Artmış ödem preeklampsiye işaret olabilir. Preeklampsi; gebelikte kan basıncı artışı, idrarda protein bulunması ve vücudun su tutmasıyla seyreden hastalık anlamına gelmektedir. Tedavi edilemeyen preeklampsi hem anne hem de bebeğin yaşamını tehlikeye sokar. Bu durum gebeliğin sonlarına doğru daha da tehlikeli olabilir.

3. Osteomalazi (Kemik Dokusu Harabiyeti)

Gebelikte; kemik dokusunun yapımı ve sağlığı için gerekli olan kalsiyum, fosfor gibi minerallerin yetersiz tüketimi, D vitamini kaynağı olan güneş ışınlarından yeterli düzeyde yararlanamama anne kemiklerinden kalsiyum, fosfor çekilmesine, dolayısıyla kemiklerinin yumuşamasına ve kemik dokusunun bozulmasına (osteomalazi) neden olur.

4. Gebelik Zehirlenmesi (Preeklampsi)

Kan basıncının artması ve idrarda protein kaybı sonucunda el ve ayaklarda ağır ödemlerle ortaya çıkmaktadır. Genellikle hafif preeklampsi olarak ortaya çıkar. Tansiyon >140/90 mmHg, idrardan atılan protein miktarı da günde >300 mg’dır. Şiddetli preeklampsi durumlrında tansiyon >160/110 mmHg’dır, günde 2 gramdan fazla protein idrarla atılır.

Plasenta dolaşımı iyi olmadığı için bebek yeterince beslenemez ve bebek ölümleri görülebilir.

Bu dönemlerde;

  • Günlük tuz alımı azaltılmalıdır.
  • Protein alınımı gereksinim kadar olmalıdır.
  • Gerekli vitamin-mineral takviyeleri yapılmalıdır.

5. Bulantı

Daha çok gebeliğin ilk üç ayında görülen bulantılar; hormonal değişiklikler özellikle östrojen düzeylerindeki artış ile ortaya çıkmaktadır. Bazı gebeler için sabah bulantıları geçici iken bazıları için bu durum sürekli olabilir. Gebe kadınlarda ağırlık ve su/elektrolit kaybına (dehidratasyon) neden olabilecek düzeyde ağır mide bulantısı/aşırı kusma görülebilir.

Neler yapılabilir?

  • Rahatsız edici kokulardan ve yemek kokularından uzak durulmaıdır.
  • Sabah yataktan kalkmadan önce kraker, sade kızarmış ekmek gibi hafif bir şeyler tüketilmelidir.
  • Midenin boş kalmasını önlemek için gün boyunca az az ve sık aralıklarla besin tüketilmelidir.
  • İçecekler yemekle birlikte değil öğün aralarında içilmelidir.
  • Öğünleri yavaş yavaş tüketmelisiniz.
  • Kızartma ve diğer yağ içeriği yüksek besinlerin tüketimi sınırlanmalıdır.
  • Çay ve kahve tüketimi azaltılmalıdır.
  • Kola, gazoz gibi asitli içeceklerden kaçınılmalıdır.

6. Kabızlık

Nedenleri:

  • Gebelikte hormonların bağırsak hareketlerini yavaşlatması,
  • Büyüyen uterusun bağırsaklar üzerine baskı yapması,
  • Demir ilaçları,
  • Yetersiz sıvı alınması,
  • Yetersiz egzersiz.

Neler yapılabilir?

  • Sebze, meyve, tam tahıl ürünleri, kuru baklagiller gibi posa içeriği yüksek besinler tüketilmelidir.
  • Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve, haftada 2 kez kuru baklagil yemekleri tüketilmelidir.
  • Günlük sıvı miktarı artırılmalıdır. Günde en az 8-10 bardak su içilmelidir.
  • Kuru erik, kuru erik suyu ve incir doğal laksatif etkileri nedeniyle kabızlığı önleyebilir.
  • Gaz yapıcı ve asit artırıcı yiyeceklerden kaçınılmalıdır.
  • Yürüyüş ve egzersiz yapılmalıdır.

7. Mide Yanması ve Reflü

Nedenleri:

  • Mide hareketlerinin yavaşlaması,
  • Mide sfinkterinin (kapaklar) gevşemesine bağlı olarak besinlerin yemek borusunun girişine kaçması,
  • Rahmin büyüyerek mideyi yukarı doğru itmesi.

Neler yapılabilir?

  • Yemekler azar azar ve sık sık tüketilmelidir.
  • Çok yağlı ve soslu besinlerden kaçınılmalıdır.
  • Çay, kahve, kakao gibi kafeinli içecekler mide bulantısı ve mide ekşimesine sebep olabileceği için tüketilmemelidir.
  • Yemeklerden sonra mide salgısını bastırmak için yürüyüş yapılmalıdır.
  • Gaz yapıcı ve asit artırıcı yiyeceklerden kaçınılmalıdır.
  • Keskin baharatlar ve acı tüketimi kısıtlanmalıdır.

8. Aşerme

Bazı besinlere karşı şiddetli bir istek veya aşırı bir isteksizlik durumu olarak tanımlanabilir. Tat değişiklikleri genellikle hormonal değişimlerin bir sonucu olup çoğunlukla gebeliğin ilk ayından sonra düzelmektedir. Besin alımında çok fazla isteksizlik ve buna bağlı bazı besin gruplarının yetersiz tüketimi dışında aşerme durumu zararsızdır.

9. Gestasyonel Diyabet

Ailesinde diyabet geçmişi olan, şişman, daha önce sorunlu gebelik geçirmiş, 35 yaş sonrası gebe kadınlarda diyabet görülme riski daha fazladır. Bir önlem olması açısından çoğu gebe kadının gestasyonel diyabet testi (24-28. haftada diyabet taraması) yaptırması erken müdahale açısından önemlidir. Diyetisyen tarafından kan şekeri düzeyini kontrol altına alabilecek bir beslenme planı tedavinin temelini oluşturmaktadır.

Gestasyonel diyabet çoğunlukla doğumdan sonra geçen bir durumdur.

10. Diş Çürükleri

Ağız sağlığında yaşanan en önemli değişiklik östrojen ve progesteron hormon düzeylerindeki artıştan kaynaklanmaktadır. Artan hormonlarla dişler üzerinde plak birikimi de artmaktadır. Plakların tedavi edilmesi halinde diş eti iltihapları (hamilelik gingivitesi) oluşabilmektedir.

Neler yapılabilir?

  • Diyette C vitamini içeriği yüksek sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır.
  • Diş eti kanamalarına neden olabilecek sert besinlerden uzak durulmalıdır.
  • Dengeli beslenilmelidir.
  • Kalsiyum, fosfor ve D vitamini yeterli miktarda alınmalıdır.

11. Sık İdrara Çıkma ve İdrar Kaçırma

Nedenleri:

  • Anne dolaşımına bebek dolaşımının eklenmesi,
  • Pelvis damarlarında genişleme,
  • Kan hacminin artması,
  • Mesane ve üreterde gevşeme,
  • Büyüyen uterus baskısı.

Neler yapılabilir?

  • Sıvı alımı asla kısıtlanmamalıdır.
  • Çay ve kahve tüketimi kısıtlanmalıdır.
  • Uyumadan önce sıvı alımı azaltılmalıdır.

Gebelikte Alımına Dikkat Edilmesi Gereken Vitamin ve Mineraller

  1. Folik Asit

Gebelik planlayan kadınlara gebelik öncesi dönemden başlayarak diyete ek olarak 400 mcg/gün folik asit desteği verilmesi ve gebeliğin ilk 3 ayı boyunca bu desteğin devam ettirilmesi önerilmektedir. Bu nedenle planlanmış gebelikler önem taşımaktadır. Gebelik öncesi yeterli folik asit alımı;

  • Fetüsü nöral tüp defektine,
  • Düşük doğum ağırlığına,
  • Plasentanın erken ayrılmasına karşı koruyucu olur.

Nöral tüp, beyinden başlayıp omuriliği de içine alacak şekilde aşağı doğru uzanan bir yapıdır. Bu yapı döllenmeden sonraki ikinci, üçüncü hafta arasında gelişimini tamamlar. Gelişimin herhangi bir nedenle aksaması tüpte açıklığa neden olur. Bu duruma nöral tüp defekti denir.

Folik asit kaynakları: Yeşil yapraklı sebzeler, esmer ekmek, tahıl, karaciğer, meyve ve meyve suları. Et, balık, yumurta ve süt ürünlerinde bulunan B12 vitamini de folik asit kaynaklarıyla birlikte alınmalıdır.

 

!!! Gebelikten 3 ay önce ve gebeliğin ilk 3 ayında folik asit alımı doğacak bebeğin beyin, omurga ve omurilik sorunlarıyla doğma riskini %70 oranında azaltmaktadır !!! 

2. D vitamini

Vücudun D vitamini gereksinimi güneş ışığı ile karşılanmasına rağmen gebelik döneminde ihtiyacın artması nedeniyle T.C. Sağlık Bakanlığı tüm gebelere D vitamini desteği programı başlatmıştır. Gebeliğin 12. haftasından itibaren günde 1200 IU (30 mcg) (9 damla), tek doz D vitamini başlanması, gebelik boyunca devam etmesi ve doğum sonrası en az 6 ay emzirme döneminde kullanılması önerilmektedir.

3. Demir

Anne ve bebekte kan yapımı için gerekli olan demir ayrıca kasların yapısında ve enzim sistemlerinde yer alan yaşamsal bir mineraldir. Gebelikte artan demir ihtiyacı karşılanmadığında demir eksikliği anemisi ortaya çıkar. Bu gebelikte en sık görülen anemi çeşididir. Artan demir ihtiyacını karşılamaya yiyecekler yetmez, bu nedenle demir ilaçları kullanılmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), hamilelik döneminde günlük 60 mg demirin yeterli olduğunu belirtmektedir. T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından tüm gebelere 16. gebelik haftasından itibaren 40-60 mg/gün elemental demir desteğine başlanması ve doğum sonrası da 3 ay olmak üzere toplam 9 ay boyunca kullanılması önerilmektedir.

Kırmızı et; hem demir denilen, vücutta kolayca emilen demir cinsini taşımaktadır. Bu nedenle kırmızı et tüketimi demir açısından önemlidir. Kümes hayvanları, yumurta, kuru meyveler, kuru baklagiller, pekmez, tam tahıl ve zenginleştirilmiş tahıl ürünleri hem olmayan demir içerirler. Hem olmayan demirin C vitamininden zengin besinler (taze sebze ve meyveler) ile tüketilmesi durumunda emilimi artacaktır.

4. Kalsiyum

Sık doğumlar, güneş ışınlarından yararlanamama, hareket azlığı, emzirme süresinin uzaması, kaybedilen kalsiyumun yerine yeterli ekleme yapılamaması durumunda gebelerde kemik yumuşaması ve diş çürükleri görülebilmektedir.

Türkiye’de süt ve türevi grubu besinlerin toplam tüketim miktarı gebe ve emziren kadınlar için önerilen miktarın altındadır. Bu nedenle süt ve süt ürünleri tüketiminin artırılması gerekmektedir. Yeterli alım ile bebeğin iskelet yapısı gelişir, annenin kemik kütlesi korunur ve anneyi ileri yaşlarda osteoporozdan korur.

NOT: 240 gram (1 standart su bardağı) süt veya yoğurt günlük yaklaşık 300 mg kalsiyum sağlar. Günde 1200 mg kalsiyum alınmalıdır.

5. Fosfor

Günde 1200 mg fosfor alınmalıdır. Kas ve sinir sisteminin dengesi için kalsiyum/fosfor oranının 1/1 olmalıdır.

Fosfor kaynakları: Protein içeriği yüksek olan besinlerde bulunur: Et ve süt ürünleri, kuru baklagiller. Protein ve kalsiyum açısından zengin beslenen bireyler genelde fosfordan da zengin beslenmektedir.

6. İyot

İyot vücudumuzun az miktarda ihtiyaç duyduğu elementlerden bir tanesidir. Tiroit hormonlarının üretimi için gereklidir. İyot eksikliği, önlenebilir beyin hasarının en önemli nedeni olarak tüm dünyada kabul edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütüne göre 740 milyon insan iyot eksikliğine bağlı hastalıkların pençesindedir.

Gelişmekte olan bebekteki iyot eksikliğinin tek nedeni annedeki iyot yetersizliğidir. İyot yetersizliği sonucunda zeka geriliği, hipotiroidi, guatr (tiroit bezinde büyüme), değişik derecelerde büyüme ve gelişme bozuklukları oluşabilir.

WHO ve UNİCEF’in verilerine göre günlük iyot ihtiyacı hamilelerde 220 mikrogram, emzirenlerde ise 290 mikrogram olmalıdır. Hamilelik planlayan kadınlarda yeterli miktarda iyot içeren maddeler tüketmesi ile önlenebilir zeka geriliğinin birinci nedeni olan konjenital hipotiroidizm önlenebilir.

İyot alımını arttırmak için iyotlu tuzları tercih edebilirsiniz.

7. Çinko

Çinko eksikliğinde bebeğin iskelet ve kas sisteminde bozukluklar olabilir. Eksikliği çok nadir görülür.

Çinko kaynakları: Et, ciğer, yumurta, deniz ürünleri (özellikle istiridye).

8. Kolin

Gebelikte kolin elzem bir besin ögesidir. Anneden bebeğe direkt geçen kolinin eksikliğinde gelişimsel sorunlarla karşılaşılır. Gebelikte kolin gereksinimi günde 450 mg’dır.

Kolin kaynakları: Dana, kuzu ve tavuk karaciğeri, kırmızı et, yumurta, ıspanak, lahana, karnabahar, taze fasulye ve süt. 100 g dana karaciğerinde 418 mg, 1 orta boy yumurtada 113 mg, 100 gram kırmızı ette 100 mg, 100 gram tavuk etinde 80 mg, 100 gram (1 kap) çiğ karnabaharda 47 mg, 180 gram (1 kap) pişmiş ıspanakta 35 mg kolin bulunur.

Gebelikte Balık Tüketimi

Balık bebeğin beyin gelişimi için elzem olan omega 3 yağ asitlerinden zengindir. Haftada 180-360 g yağlı balık (somon, alabalık vb.) tüketimi önerilmektedir. Bazı balıklar aşırı cıva içerebiliyor, bunların tüketimine dikkat edilmelidir. Konserve ton balığı tüketimi haftada 180 g’dan az olmalıdır.

Cıva içeriği en yüksek balıklar, hiç tüketilmemeli: Kral uskumru, kılıç balığı, köpek balığı, büyük göz ton balığı, kiremit balığı.

Cıva miktarı daha az olan, haftada 1 tüketilebilir balıklar: Lüfer, sazan, deniz levreği, orfoz, pisi balığı, yunus, keler balığı, kaya balığı/iskorpit, karabalık, kolyoz balığı, konserve/taze/dondurulmuş ton balığı, sarı kanat balığı.

Cıva miktarı en az olan, haftada 2-3 kez yenebilecek balıklar: Hamsi, istavrit balığı, Karadeniz levreği, karabalık, kedi balığı, istiridye, morina balığı, yengeç, kerevit, dil balığı, mezgit, ringa balığı, ıstakoz, tekir, turna balığı, somon, sardalye, karides, gümüş balığı, kalamar, çipura, alabalık.

Gebelik ve Sigara

Gebelikte sigara içmek bebek için yapılabilecek en kötü davranışlardan biridir. Bu dönemde sigara kullanımıyla;

  • Erken doğum riski,
  • Dış gebelik,
  • Hipertansiyon,
  • Doğum öncesi plasentanın ayrılması,
  • Su kesesinin erken açılması,
  • Sütteki C vitamini seviyesinin düşmesi,
  • Düşük riskinde artış,
  • Yeni doğan bebeğin ölme riskinde artış,
  • Lohusalıkta süt miktarında azalma,
  • Bebekte bronşit riski,
  • İdrar yolu anomalileri,
  • Gebelik zehirlenmesi gibi birçok sorunla karşılaşılabilir.

Gebelikte Alkol Kullanımı

Alkol alındığında hızla kana karışır, kana karışan alkol plasentaya geçer. Alkol plasenta yolu ile doğrudan bebeğin kanına karışır, anne ve bebekteki alkol miktarı eşitlenir. Alkol teratojen yani bebeğe kalıcı zararlar veren bir maddedir. Gebelik sırasında alkol kullanımıyla;

  • Düşük riskinde artış,
  • Ölü doğumlarda artış,
  • Bebekte gelişme geriliği,
  • Çeşitli baş ve yüz gelişim bozuklukları
  • Zeka geriliği gibi istenmeyen durumların oluşmasına neden olabilmektedir.

Gebelik ve Kafein

Kafein anne sütünü az miktarda kahve içilse bile geçebilen bir maddedir. Kafein tüketen bebekte uykusuzluk ve hiperaktivite sorunları görülebilir. Anne günde 6-8 fincan kafeinli kahve içerse bebekte kahve sinirliliği denilen durumu görmek mümkündür. Ayrıca aşırı kahve tüketimi demir emilimini olumsuz etkileyerek demir eksikliği anemisine sebep olmaktadır. Günlük kafein sınırı 200 mg’dır. Kahvelerdeki kafein miktarları da dahil birçok besin ögesini de gösteren fotoğrafları aağıya koydum, inceleyebilirsiniz.

Gebelik ve Bitki Çayları

Gebeler; rezene, zencefil, ıhlamur, papatya, kuşburnu, siyah çay, yeşil çay ve meyve çaylarını daha çok hamilelik döneminde bulantıyı önlemek ve sıvı gereksinimini karşılamak için tercih edebiliyor. Adaçayı, sinameki, fesleğen, keten tohumu, ahududu çayı gibi çaylar çok fazla tüketilirse düşük yapma ve kanama riskini, rahim kasılmalarını arttırarak erken doğum tehlikesine yol açar.

Gebelik ve Yumuşak Peynir

Yumuşak peynir genellikle pastörize olmayan sütten yapılır. Pastörize olmayan peynir gebelikte kesinlikle yenmemelidir. Ayrıca sert peynirlerin kalsiyum, folik asit, B grubu vitamin içerikleri daha yüksektir.

Peynirlerin tuz içerikleri de iyi değerlendirilmelidir. Az tuzlu veya tuzsuz peynirler önerilir.

Gebelik ve Su

Sağlıklı bir gebelik için günde en az 8-10 bardak sıvı tüketilmelidir. Hareketli bir yaşantısı olan gebeler bu miktarı daha da artırmalıdır. Sıvı miktarını artırmak için taze sıkılmış meyve suları tercihler arasındadır. Ancak fazla kalori olduğunu unutmamak gerekiyor.

Kahve, çay, kola gibi kafein içeren maddeler idrar söktürücü özelliklerinden dolayı idrara çıkmada artış ile su kaybına neden olur. Gebelikte kafeinli içeceklerin tüketimi azaltılmalıdır.

Ayrıca kola gibi gazlı içecekler gebelikte hiç içilmemelidir.

Gebelikte En Yararlı Besinler

  1. Süt, yoğurt, peynir –> Kalsiyum, protein, fosfor
  2. Yeşil yapraklı sebzeler –> C vitamini, lif, folik asit
  3. Yağsız kırmızı et –> Protein, demir
  4. Tavuk eti –> Protein, demir
  5. Sardalye –> Kalsiyum, demir, protein
  6. Kepekli ekmek –> Protein, lif, folik asit

Gebelik ve Kuru Yemişler

Gebe ve emziren kadınlar bebeklerinde alerji olur düşüncesi ile bazı besinlerin (kuru yemişler, yağlı tohumlular) tüketimini sınırlamaktadır. Eğer anne veya emen bebekte alerji yoksa bu besinlerin sınırlanmasına gerek yoktur.

Gebelik ve Tatlandırıcı

Sakarin, mannitol, aspartam gibi yapay tatlandırıcılar fetüse olumsuz etki gösterdiğinden gebelikte ve emziklilikte kullanılmamalıdır.

Özet

  • Sık sık, az az yenmeli.
  • Sindirimi zor gıdalardan kaçınılmalı.
  • Yeterli sıvı alınmalı.
  • Posalı gıdalar tercih edilmeli.
  • Hazır gıda ve içeceklerden kaçınılmalı.
  • Fazla tuzlu (salamura, turşu gibi), baharatlı, şekerli, yağlı hamurlu yiyecekler yenmemeli.
  • D vitamini ihtiyacı için güneş ışığından faydalanılmalı.
  • İşlenmiş etler (salam, sucuk, pastırma gibi) yenmemeli.
  • Yağlı yiyecekler ve kızartmalar tercih edilmemeli.
  • Uzun süre aç kalınmamalı.
  • Bulaşıcı hastalığı olan kişilerden uzaklaşılmalı.
  • Tansiyon sık sık ölçülmeli, 140/90 üzerindeyse doktora başvurulmalı.
  • Et ve dondurulmuş gıdalar iyi pişirilmeli.
  • Çiğ et ve çiğ yumurta yenmemeli.
  • Haftada 2 kereden fazla yağlı balık yenmeli.
  • Günlük 200 mg üzerinde kafein alınmamalı.
  • Sağlık personellerinin vereceği vitamin ve mineraller düzenli kullanılmalı.
  • Günlük menüde çeşitlilik olmalıdır.
  • Bol su alımı erken doğum riskini azaltır. Kabızlık veya ödem gibi sorunları azaltır. Günde 8-10 bardak su içilmelidir.
  • Yiyecekler taze olarak tüketilmeli. Konserve ve işlenmiş olarak tercih edilmemelidir.
  • Gebelikte önerilen miktarda kilo alınmalıdır. Rejim yapılmamalıdır.
  • Abur cubur yenmemelidir.
  • Gerektiğinde suyu kaynattıktan sonra içiniz.
  • İyotlu tuz kullanın.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here